Önyargısız Mükellef Hakları
Vergi hukukunun hangi hukuk alanının bir parçası olduğu konusunda farklı görüşler bulunmakla birlikte son zamanlarda vergi hukukunun kendine münhasır bir hukuk alanı olduğu yönündeki görüşler ağırlık kazanmaktadır. Vergi, vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın ortaya çıkması veya hukuki durumun tamamlanması ile doğmaktadır.
Bu olay çoğu zaman ekonomik bir aktivitedir. Bazen bir ölüm bile vergiyi doğuran olay olabilir. Vergi hukukunu, ticaret hukukundan, borçlar hukukundan veya medeni hukuktan ayrıma olanağı yoktur.
Vergi, anayasal bir ödevdir. Toplumsal sözleşmenin bir gereğidir. Vergi hukuku aynı zamanda bir ceza hukukudur. Verginin yasallığı ilkesi, cezaların yasallığı ilkesi ile kardeş gibidir. Kanunsuz suç ve vergi olamaz. Ceza hukuku, ceza içeren tüm kanunlar gibi vergi cezalarında da uygulanacak hukuk olarak karşımıza çıkmaktadır. Vergi hukukunun ceza hukukundan da bağımsız tutma olanağı yoktur.
Vergi yargısının en önemli özelliği herhalde davalısı ve davacısı belli olan tek yargılama türü olmasıdır. Davalı vergi idaresi, davacısı vergi mükellefidir. Davalısı idare olduğundandır belki vergi yargısı idare hukukunun içerisine sıkıştırılmıştır. Belki de bu nedenledir ki vergi hukukunun idare hukukunun bir alt dalı değerlendirmesi yapılmaktadır. Vergisel işlemler tek taraflı idari işlemler midir? Yoksa vergi mükellefinin eylemlerinin bir sonucu mudur? Teorik bakımdan da pek tartışılmamaktadır. Vergi usulde şahit, mevhumu muhaliften olsa da mevcut iken idari yargılamada şahit deliline dayanma olanağınız yoktur. Neden yok? Açık değil.
Velhasıl, hangi kalıba soymaya çalışırsanız çalışın bu kalıpların hiçbirisine uymuyor, vergi hukuku. Bu hukukta hak bildirgesi kavramı ülkemizde de ülkemize özgü şekliyle yer almaya başladı. Yağmasa da en azından gürlüyor. Ancak mükellef hakları olarak ifade edilen düzenlemelere baktığınızda ise bu hakların bir temenniden öteye gidemediğini görüyorsunuz. İdarenin yükümlülükleri vergi mükellefinin hakları sayılır mı acaba? Yeni Vergi Usul Kanunu tasarısında da mükellefe verilen 6 hak şöyle sıralanıyor: Herkese eşit muamele, Kuralın önceden duyurulması, Yetkinin tebliğ ile kullanılması, İnternetten görüş duyurusu, kendi bilgilerine kısıtlı erişim hakkı ve mükellefe ne katacağını anlayamadığım memnuniyet anketi.
Hak olarak sıralananların ilk dördü, hukuk devletinde idarenin zaten kendi görevi, beşincisi Hukuk devleti olmanın gereği, demokrasinin şartı, savunma hakkının vazgeçilmezi, sonuncunun hak olması için anketin bir sonucu doğurabilmesi gerekir. Vergi Mükellefine bir hak verilecekse verilebilecek en önemli hak “önyargısız bir muamele”dir.
Hukuk devleti demek, hata yapan devlet de olsa ne pahasına olursa olsun hatayı düzelten devlet demektir. Korunamayan hak, hak olamayacağı gibi temenniler de hak olamaz. Vergi hukukunda Devletin her şeyden önce zaten yapması gereken görevlerini, mükellefin hakkı olduğu anlayışından kurtulması gerekir. Mükellefin hakkı, devletin görevi ile sınırlı olamaz.
Vergi hukukunun vergi mükelleflerinin haklarını haleldar eden en önemli sorun önyargıdır. Tüm mükellefler, potansiyel vergi kaçakçısı olduğu önyargısından kurtulunması gerekir. Bu önyargı öyle bir hal almıştır ki, vergi mahkemelerinde hatta ceza mahkemelerinde bile artık suçsuzluk ispat edilmeye çalışılır olmuştur.
İspat hukuku sağlam temellere bağlanamamış bir hukuk alanının gelişmesi mümkün değildir. Herkes iddiasını ispat ile yükümlü iken, ispat yükünün vergi mükellefi üzerine yıkılmasından vazgeçilmesi, “şüpheden devlet yararlanır” önyargısının terk edilmesi gerekir. Şahit delili elinden alınan mükellef, olmayanın olmadığını ispata zorlanmaktadır. Vergi Ceza yargılamasında bile artık “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi terk edilmiştir. Devletin koskoca memuru bir şey var diyorsa bir şey vardır önyargısından kurtulmak gerekir. Her mükellef zaten vergi kaçırmıştır önyargısı, mükellefin tüm haklarını ortadan kaldırmaktadır. Mükellefin ihtiyacı olan tek hak, önyargısız bir muameleden başka bir şey değildir. İşte önyargısız muamele için gerekli Mükellef Hakları:
- Aksi vergi idaresince ispatlanamadığı sürece vergi mükellefi tüm vergisel ödevlerini tam ve eksiksiz yapmış sayılır.
- Geçmişe yönelik hiçbir yükümlülük getirilemez.
- Kanunda açıkça aksine hüküm yok ise vergi mükellefi veya usulüne uygun yetkilendirilmiş avukat veya mali müşavir vekili kendisi ile ilgili vergi idaresindeki her türlü belgeyi inceleyebilir veya örnek alabilir. Bu talep vergi idaresince yerine getirilmesini imkansız kılan bir sebep yok ise derhal yerine getirilir, talep derhal yerine getirilmez ise idare talebin neden yerine getirilmediğine dair yazılı bir belgeyi vergi mükellefine veya vekiline verir.
- Vergi mükellefinin faaliyetini engelleyici veya kısıtlayıcı ihtiyati tedbir alınamaz.
- İhtiyati tedbirlerin haksız olması halinde, haksız tedbir nedeniyle uğranılan zararlar idarece karşılanır ve istem halinde bu durumu uygun ilan vasıtasıyla vergi mükellefinin itibarını tesis edecek surette duyurur.
- Vergi mükellefinin hukukunu etkileyecek her türlü muamele ile ilgili sahip olduğu haklar ile bu muameleye karşı başvuru yolları mükellefe bildirilir.
- Vergi incelemesine tabi tutulan vergi mükellefi, hakkında düzenlenen inceleme raporunu vergi dairesine gönderilmeden önce inceleyebilir ve varsa hatalı bilgileri düzelttirebilir.
- İnceleme ve yoklama işlemleri sırasında vergi mükellefin faaliyetlerinin etkilenmemesi için gerekli özen gösterilir.
- Vergi mükellefi iddiasını ispat etmek için yemin hariç her türlü delile dayanabilir.
- Vergi mükellefi inceleme tutanakları dahil her türlü beyanına ihtiraz-i kayıt koyabilir. Hatalı beyanlarını zamanaşımı süresinde her zaman düzeltebilir.
- Aynı durumda olan başka bir vergi mükellefine uygulanan bir takdir hakkının aynen kendisine de uygulanmasını talep edebilir. Vergi idaresinin talep tarihinden sonraki diğer mükellef ile ilgili takdir hakkını değiştirmesi bu talebin yerine getirilmesine engel değildir.
- Her türlü bilgi, ifade veya inceleme tutanaklarında kişilerin kendisi veya başkası aleyhine beyanları tek başına tarhiyata veya cezalandırmaya esas alınamaz.
- Yersiz veya fazla verginin iadesinde talep halinde mükellefe faiz ödenir. İade edilecek verginin tahsilatının vergi idaresince cebren yapılmış olması halinde ödenecek faiz oranı gecikme zammı oranından az olamaz.
- Talep etmese bile, vergi mükellefinin ayrı yazılı bir feragati olmadığı sürece, lehine olan hakları talep edilmiş sayılır.
- Mükellef haklarından toplu olarak feragat edemez. Bir haktan feragat ancak vergi mükellefinin bağlı olduğu vergi dairesinin müdürü huzurunda kendi el yazısı ile düzenleyip imzalayacağı belge ile yapılabilir.
DR. Memduh Aslan
kaynak : http://turkvergi.org/