Asıl işveren-alt işveren ilişkisinde genişletici yorumun sınırı
4857 Sayılı İş Kanununun 2/VI madde hükmüne göre “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu iş yerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir.
Bu hükümde, doğrudan doğruya alt işveren değil, asıl işveren-alt işveren ilişkisi düzenlenmektedir.
Söz konusu düzenlemede, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kurulabilmesi için aranan koşullardan olan alt işveren tarafından yerine getirilen işin asıl işverene ait işyerinde yapılması önem taşır.
.
Örneğin, (A) firması yedek parça üretmekte ve (B) firması taşımacılık faaliyetinde bulunmaktadır.
Taşıma işinde kullanılan araçların sahibi (B) firmasıdır. Her iki firma arasında düzenlenen taşıma sözleşmesi ile (A)nın malları fabrikadan yüklenip, alıcıya belli bir adreste teslim edilecektir.
Böylesi bir olayda, taşımayı yapan (B) firması adına sürücünün kullandığı araç (A) firması iş yerine bağlı bir unsur sayılabilir mi?
.
Konu ile ilgili Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 26.09.2011 tarih E/K. 15707-33321 sayılı içtihadı aynen şöyledir: “Taşıma işi yukarıda açıklandığı gibi üretim organizasyonu içinde yer almaz ise de asıl iş devam ettikçe var olan ve asıl işe bağımlı yardımcı bir iştir. Taşıma işi araçla yapılacaktır.
Araç iş yerine bağlı bir unsurdur.
Davacının üretilen malların kara yolu ile taşıma işinde çalışması nedeni ile hizmetinin iş yerine bağlı eklentilerde geçtiği kabul edilmelidir.
Aracın alt işverene ait olması sonucu değiştirmez.
Zira asıl işveren bu hizmeti alt işveren uygulaması olmadan da yerine getirdiğinde, araç iş yerinden sayılacaktır(…).
Diğer taraftan mahkemece tır şoförü olan ve dışarıdan davalı Fantom şirketinden alınan taşıma işi dışında başka taşıma işinde çalıştığı davalı iş yerinde çalışan tanık beyanları ile kabul edilmiştir.
Oysa bu konuda taraflı tanık anlatımı yerinde değildir.
.
Davacının davalılar arasındaki sözleşme ile kararlaştırılan taşıma işi dışında başka bir işverene hizmet verdiği belge ile kanıtlanamadığı gibi, aksi sabit oluncaya kadar geçerli olan ve davacı gibi bir çok işçinin şikayeti üzerine düzenlenen Bölge Çalışma Müdürlüğü raporunda, davalılar arasında asıl-alt işveren ilişkisi bulunduğu, davacının münhasıran davalı asıl işveren (x) şirketinin işinde çalıştığı tespit edilmiştir.
O halde davalı alt işveren Fantom şirketi işçisi olan davacı işçinin işçilik alacaklarından davalı asıl işveren (x) şirketinin de sorumluluğu bulunmaktadır.
.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin bu kararı aşağıdaki sebeplerle eleştiriye açıktır.
Kararın içeriğinden de anlaşılacağı üzere, taşıyıcı Fantom şirketi sadece davalı değil, ayrıca (x) şirketinin de taşıma işlerini görmektedir.
.
Bu durumda , davacı işçinin münhasıran davalı (A) şirketi ya da (X) şirketinin işinde çalıştığı tespiti yolsuzdur. Davacı işçi, taşıyıcı (B) firmasının çalışanıdır. Bu anlamda, taşıma işi işçi yönünden (B) firmasına ait iş yerinde yapılmaktadır.
Bunun aksine olarak, aracın (A) firmasının iş yerine bağlı bir unsur olarak kabulü hukuken mümkün değildir. İş Kanununun 2/VI madde hükmünün anlam ve amacının yorumlanmasında, “adalet” duygularını ortadan kaldıracak bir seviyede genişletici yoruma gidilerek, kanun koyucunun iradesinin üstüne çıkılmasının doğru olmayacağı inancındayız.
İçten saygılarımla...
Yazar : Dr. Mevci Ergün
Eko Haber