Uzun süredir yazmak istediğim bir konu var. Literatüre "mobbing"olarak girdi ve yerleşti. Türk Dil Kurumu geçtiğimiz günlerde mobbing kavramının dilimizdeki karşılığını "bezdiri" olarak belirledi. Fakat hemen belirteyim mobbing kavramının tanımına giren fiiller, bazen bezdiriyi de aşıp yıldırı tanımına da giriyor.
Bunu ileride ayrı bir yazı konusu yapıp, etraflıca değineceğiz. Mobbing kavramını aklımıza getiren olay ise okurumuz Ayça Yüksel'in bayram mesaisi konulu maili oldu. Okurumuz mailinde özetle, özel bir şirkette, haftalık 45 saatlik mesai ile çalıştığını ve her hafta bu mesai süresini eksiksiz tamamladığını belirtmiş. Okurumuz ile işvereni arasında yapılan sözleşmede, resmi ve genel tatil günlerinde çalışacağına dair bir madde bulunmuyormuş. Buna rağmen kendisinden Kurban Bayramı'nda iki gün süreyle çalışması istenmiş.
YAZILI SÖZLEŞME
Üstelik ekip arkadaşları hariç tutularak bu yükümlülük sadece okurumuza getirilmiş. Kendisi haklı olarak soruyor, sözleşmesinde yazılı olmadığı için resmi ve genel tatil günlerinde çalışma yaptırılabilmesi için işçinin yazılı onayının alınması gerekmez mi? Bu durumda okurumuzun Kurban Bayramı süresince işe gitme zorunluluğu var mı? Eğer işe gitmezse işçi veya işverenin iş sözleşmesini haklı nedenle fesih hakkı var mıdır? Eğer işveren tarafından bu nedenle işten çıkarılırsa okurumuzun işe iade ve tazminat davası açma hakkı olacak mıdır?
YAZILI SÖZLEŞME
Üstelik ekip arkadaşları hariç tutularak bu yükümlülük sadece okurumuza getirilmiş. Kendisi haklı olarak soruyor, sözleşmesinde yazılı olmadığı için resmi ve genel tatil günlerinde çalışma yaptırılabilmesi için işçinin yazılı onayının alınması gerekmez mi? Bu durumda okurumuzun Kurban Bayramı süresince işe gitme zorunluluğu var mı? Eğer işe gitmezse işçi veya işverenin iş sözleşmesini haklı nedenle fesih hakkı var mıdır? Eğer işveren tarafından bu nedenle işten çıkarılırsa okurumuzun işe iade ve tazminat davası açma hakkı olacak mıdır?
.
Okurumuzun mailinde, çalıştığı şirketin faaliyet konusu, kendisinin bu işyerindeki konumu, yaptığı iş ve kıdem süresini belirtmemesi sorularına daha net cevap vermemizi güçleştiriyor. Ama yukarıda da belirttiğim gibi ilk akla gelen işverenlerinin okurumuza yönelik bir "bezdiri" niyetinin olup olmadığıdır. Çünkü anladığımız kadarıyla işyerinde ya da en azından okurumuzun çalıştığı departmanda bayram günlerinde çalışma alışkanlığı yok. Nitekim işçi ile işveren arasında yapılan yazılı iş sözleşmesinde bu yönde bir hüküm dahi konulmamış. Ancak işletmeler de canlı organizmalar gibidir. Zamanla gelişirler ve yeni ihtiyaçlar doğabilir. Örneğin daha önce sadece iç piyasaya yönelik üretim ya da ticaret yapan firma, sonradan ihracat-ithalat faaliyetlerine girişebilir. Bu değişim, şirket kadrosu korunarak da gerçekleştirilebilir. İşte sadece iç piyasaya yönelik çalıştığı dönemde, dini bayram günlerinde bütün işçilerine izin verebilen bir işletme, dış piyasaya açıldıktan sonra aynı günlerde faaliyetine devam etmek zorunda kalabilir.
İHTİYAÇ DOĞABİLİR
Bu türden ihtiyaçlar nedeniyle işletmenin, çalışanlarından bayram günlerinde çalışmalarını istemesi söz konusu olabilir. Eğer çalışanlarla yapılan sözleşmelerde, bayram günlerinde çalışma yapılacağına dair bir hüküm yoksa, yapılması gereken ek sözleşme ile işçinin bu konudaki yazılı onayının alınmasıdır. Çünkü sözleşmenin esaslı unsurlarında bir değişiklik söz konusudur. Bizim özel sektör işletmelerimizde çoğunlukla yazılı bildirim, onay, itiraz veya tutanak gibi uygulamalar çoğu kez işletilmez. Bu türden bildirimler genelde sözlü olarak gerçekleştirilir. Bu nedenle çalışanların, getirilen yükümlülüklere itiraz etmeleri de güçleşir. Örneğin okurumuzun durumunda olduğu gibi... Kısa süre içerisinde bir karar vermek zorundadır. Ya bayram gününde çalışmayı kabul ederek sözleşmedeki kısmi değişikliğe onay verecek, ya da çalışmayı reddederek bayram sonrası işten çıkarılma ve dava sürecini göze alacaktır.
SİSTEMATİK OLUR
Bu aşamada sıkça söylediğimiz bir sözü tekrar hatırlatalım. İş Hukuku'nda olaylar "kendine özgü-suigeneris-" dür. Okurumuzun iş sözleşmesinde bu yönde bir hüküm bulunmadığı için bayram süresinde çalışması konusunda işvereninin kendisinden yazılı onay alması zorunludur. Ancak işletmenin genel durumunun okurumuzun bu çalışmasına gerçekten ihtiyaç duyup duymadığına kendisi karar verecektir. Bayram günlerine denk gelen mesaisine gitmemesi ve bu nedenle bayram sonrası işveren tarafından işten çıkarılması halinde yazılı onayının olmayışı olası yargı sürecinde okurumuzun elini güçlendirir. Ayrıca işverenlerinin okurumuza böyle bir yükümlülük getirerek kendisini işi bırakmaya zorlamaları da söz konusudur. Bu durum bezdiri (mobbing) kapsamındaki eylemlerden bir tanesidir. Fakat bezdiri (mobbing) tek bir eylemle gerçekleşmez. Aynı niyete hizmet eden sistematik filler söz konusu olduğunda bezdiriden söz edebiliriz.
İşveren iki kere düşünmeli
Son olarak, bayramda çalışmak zorunda kalan işçilerin, ücretlerinin hesaplanma biçimine de değinelim. Bayram günleri genel tatil günlerindendir. İşçiler bu günlerin ücretlerini çalışmaksızın da hak ederler. İşçiler, bayram günü tatil yapmayıp çalışırlarsa hak ettikleri bir günlük ücrete ilave olarak çalışmaları karşılığı ikinci yevmilerini de alır. Nitekim bu bayramın birinci gününde olduğu gibi, bayram gününün hafta tatili gününe denk gelmesi halinde, bayramda çalışmayan işçiler hem bayram hem de hafta tatili ücretini alamaz. Sadece tek yevmiye alma hakları vardır. Fakat söz konusu günde çalışan işçinin, hafta içinde 45 saatlik normal çalışma süresini tamamlayıp tamamlamadığına bakılır. Haftalık mesaisini bu çalışma ile tamamlayan işçiye iki yevmiye ödenir. Haftalık mesaisini daha önce tamamlayan işçinin, hafta tatiline denk gelen bayram günü çalışması, aynı zamanda fazla mesai süresine girdiğinden ücreti yüzde elli artırılır. Bu durumda iki buçuk yevmiye ödenmesi gerekir. İşçisinden bayramın birinci günü çalışmasını isteyen işverenlerin bunu iki kere düşünmesi gerekir.
Okurumuzun mailinde, çalıştığı şirketin faaliyet konusu, kendisinin bu işyerindeki konumu, yaptığı iş ve kıdem süresini belirtmemesi sorularına daha net cevap vermemizi güçleştiriyor. Ama yukarıda da belirttiğim gibi ilk akla gelen işverenlerinin okurumuza yönelik bir "bezdiri" niyetinin olup olmadığıdır. Çünkü anladığımız kadarıyla işyerinde ya da en azından okurumuzun çalıştığı departmanda bayram günlerinde çalışma alışkanlığı yok. Nitekim işçi ile işveren arasında yapılan yazılı iş sözleşmesinde bu yönde bir hüküm dahi konulmamış. Ancak işletmeler de canlı organizmalar gibidir. Zamanla gelişirler ve yeni ihtiyaçlar doğabilir. Örneğin daha önce sadece iç piyasaya yönelik üretim ya da ticaret yapan firma, sonradan ihracat-ithalat faaliyetlerine girişebilir. Bu değişim, şirket kadrosu korunarak da gerçekleştirilebilir. İşte sadece iç piyasaya yönelik çalıştığı dönemde, dini bayram günlerinde bütün işçilerine izin verebilen bir işletme, dış piyasaya açıldıktan sonra aynı günlerde faaliyetine devam etmek zorunda kalabilir.
İHTİYAÇ DOĞABİLİR
Bu türden ihtiyaçlar nedeniyle işletmenin, çalışanlarından bayram günlerinde çalışmalarını istemesi söz konusu olabilir. Eğer çalışanlarla yapılan sözleşmelerde, bayram günlerinde çalışma yapılacağına dair bir hüküm yoksa, yapılması gereken ek sözleşme ile işçinin bu konudaki yazılı onayının alınmasıdır. Çünkü sözleşmenin esaslı unsurlarında bir değişiklik söz konusudur. Bizim özel sektör işletmelerimizde çoğunlukla yazılı bildirim, onay, itiraz veya tutanak gibi uygulamalar çoğu kez işletilmez. Bu türden bildirimler genelde sözlü olarak gerçekleştirilir. Bu nedenle çalışanların, getirilen yükümlülüklere itiraz etmeleri de güçleşir. Örneğin okurumuzun durumunda olduğu gibi... Kısa süre içerisinde bir karar vermek zorundadır. Ya bayram gününde çalışmayı kabul ederek sözleşmedeki kısmi değişikliğe onay verecek, ya da çalışmayı reddederek bayram sonrası işten çıkarılma ve dava sürecini göze alacaktır.
SİSTEMATİK OLUR
Bu aşamada sıkça söylediğimiz bir sözü tekrar hatırlatalım. İş Hukuku'nda olaylar "kendine özgü-suigeneris-" dür. Okurumuzun iş sözleşmesinde bu yönde bir hüküm bulunmadığı için bayram süresinde çalışması konusunda işvereninin kendisinden yazılı onay alması zorunludur. Ancak işletmenin genel durumunun okurumuzun bu çalışmasına gerçekten ihtiyaç duyup duymadığına kendisi karar verecektir. Bayram günlerine denk gelen mesaisine gitmemesi ve bu nedenle bayram sonrası işveren tarafından işten çıkarılması halinde yazılı onayının olmayışı olası yargı sürecinde okurumuzun elini güçlendirir. Ayrıca işverenlerinin okurumuza böyle bir yükümlülük getirerek kendisini işi bırakmaya zorlamaları da söz konusudur. Bu durum bezdiri (mobbing) kapsamındaki eylemlerden bir tanesidir. Fakat bezdiri (mobbing) tek bir eylemle gerçekleşmez. Aynı niyete hizmet eden sistematik filler söz konusu olduğunda bezdiriden söz edebiliriz.
İşveren iki kere düşünmeli
Son olarak, bayramda çalışmak zorunda kalan işçilerin, ücretlerinin hesaplanma biçimine de değinelim. Bayram günleri genel tatil günlerindendir. İşçiler bu günlerin ücretlerini çalışmaksızın da hak ederler. İşçiler, bayram günü tatil yapmayıp çalışırlarsa hak ettikleri bir günlük ücrete ilave olarak çalışmaları karşılığı ikinci yevmilerini de alır. Nitekim bu bayramın birinci gününde olduğu gibi, bayram gününün hafta tatili gününe denk gelmesi halinde, bayramda çalışmayan işçiler hem bayram hem de hafta tatili ücretini alamaz. Sadece tek yevmiye alma hakları vardır. Fakat söz konusu günde çalışan işçinin, hafta içinde 45 saatlik normal çalışma süresini tamamlayıp tamamlamadığına bakılır. Haftalık mesaisini bu çalışma ile tamamlayan işçiye iki yevmiye ödenir. Haftalık mesaisini daha önce tamamlayan işçinin, hafta tatiline denk gelen bayram günü çalışması, aynı zamanda fazla mesai süresine girdiğinden ücreti yüzde elli artırılır. Bu durumda iki buçuk yevmiye ödenmesi gerekir. İşçisinden bayramın birinci günü çalışmasını isteyen işverenlerin bunu iki kere düşünmesi gerekir.
.
Celal Kapan